4.12.2024
21. Yüzyılda Komplo Teorileri: Yeni Etkiler, Yeni Yaklaşımlar, Yeni Siyaset
Komplo teorileri 20. yüzyıl boyunca bilimsel bilginin karşısına konumlandırıldığından, analizlere sadece yanlışlıkları ve mantıksal tutarsızlıkları temelinde konu olmuştur. Ancak, komplo teorilerinin toplumsal, siyasal ve ekonomik dinamiklere etkisi gittikçe artmaktadır. Bu etkilerin daha iyi anlaşılabilmesi hem demokratik kurum ve süreçlerin sağlığı hem de toplumsal barış ve refahın sürdürülebilmesi için önemlidir. Bu rapor, 21. yüzyılda komplo teorilerinin dolaşımının toplumsal ve siyasal alandaki etkilerini birbirleriyle ilintili üç adımda irdelemektedir: Ahlaki sınırlar, biz-öteki ayrımı ve aidiyet; bilen öznenin/failliğin inşası ve temsili; siyasetin aşağıdan yukarıya inşası.
(Araştırmanın yönetici özetini aşağıda okuyabilir, raporun tamamını ise yukarıda PDF formatında indirebilirsiniz)
Türkiye’de hükümet kanadında sıklıkla dile getirilen “dış mihraklar” söyleminde ya da Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanlığı döneminde giderek ağırlığı artan ve derin devletten bilgi aktardığı iddia edilen QAnon anlatılarında kristalleşen komplo teorilerinin bugün sadece görece “marjinal” bireylerin dile getirdiği bir yanlış bilgi olarak göz ardı edilemeyeceği açıktır. Yeni Trump Kabinesi’nde Sağlık Bakanı olarak görev alması beklenen Robert F. Kennedy Jr.’ın sağlık düzenlemeleriyle alakalı fikirlerinde de görülebileceği üzere, giderek anaakımlaşan ve siyasal süreçlere aşağıdan yukarı doğru etki eden komplo teorilerinin hem Batı ülkelerinde hem de Afrika, Latin Amerika, Ortadoğu ve Asya gibi batı-dışı bağlamlarda siyasal süreçleri bizzat etkilediği gözlemlenmektedir.
Komplo teorileri 20. yüzyıl boyunca bilimsel bilginin karşısına konumlandırıldığından, analizlere sadece yanlışlıkları ve mantıksal tutarsızlıkları temelinde konu olmuştur. Ancak, komplo teorilerinin toplumsal, siyasal ve ekonomik dinamiklere etkisi gittikçe artmaktadır. Bu etkilerin daha iyi anlaşılabilmesi hem demokratik kurum ve süreçlerin sağlığı hem de toplumsal barış ve refahın sürdürülebilmesi için önemlidir.
Etnografi, odak grup görüşmeleri, mülakatlar ve basın-yayın taramaları gibi farklı yöntemlerle elde edilen veriler ekseninde kaleme alınan bu rapor, komplo teorilerini daha iyi anlamamız için bu olguya yaklaşımımızı bütünüyle değiştirmemiz gerektiğinin altını çizmektedir. Rapor ayrıca komplo teorilerinin dolaşımının somut toplumsal etkilerine odaklanmanın daha faydalı olduğunu iddia etmektedir. Komplo teorilerinin dolaşımının izini sürmek bize, siyasal süreçlerin 21. yüzyılda görece sıradan pratikler aracılığıyla hem elitler ve yöneticiler düzeyinde hem de bu söylemlerin toplumda yankı bulup aşağıdan yukarıya doğru nasıl yeniden şekillendiğini göstermektedir. Bu yeni yaklaşım komplo teorilerinin yanlışlığına değil de etkilerine odaklanmaktadır. Böylece komplo teorilerini aktaran birey ve gruplara yönelik önyargılı tutumu aşmaya izin vermekte; analizi, komplo teorilerinin yanlışlığını ispatla sınırlamamakta ve komplo teorilerini sadece elitlerin manipülasyonu olarak değerlendirmenin ötesine geçmektedir. Yine de belirtmek gerekir ki, bu yaklaşım komplo teorilerinin görece zararlı etkilerini de göz ardı etmemekte ve bu etkilerle nasıl başa çıkılabileceği hususunu da merkezine almaktadır.
Bu rapor, 21. yüzyılda komplo teorilerinin dolaşımının toplumsal ve siyasal alandaki etkilerini birbirleriyle ilintili üç adımda irdelemektedir: Ahlaki sınırlar, biz-öteki ayrımı ve aidiyet; bilen öznenin/failliğin inşası ve temsili; siyasetin aşağıdan yukarıya inşası.